GENEL BAŞKANIMIZ İRFAN UZUN’UN AÇIKLAMASI

“Yerel Demokrasi, Milli İradenin Temelidir”

Avrupa Konseyi’nin geçtiğimiz günlerde yayımladığı raporda, Türkiye’de yerel demokrasinin genel olarak gerileme sürecine girdiği yönündeki tespitler, ülkemizin geleceği açısından son derece kaygı vericidir. Bu rapor, aslında uzun süredir toplumun her kesiminde hissedilen bir gerçeği; yani halkın iradesinin yerel düzeyde dahi yeterince temsil edilmediğini açık biçimde ortaya koymuştur.

Adalet Birlik Partisi olarak biz bu tabloyu, sadece bir raporun tespiti değil, ülkemizin yönetim anlayışında derin bir uyarı sinyali olarak değerlendiriyoruz. Çünkü demokrasinin gerçek anlamda güçlenmesi, halkın yalnızca seçim dönemlerinde değil, her gün karar süreçlerinin içinde yer almasıyla mümkündür.

“Halkın Seçtiği Yöneticinin Yerine Kayyum Atamak, Halkın İradesine Müdahaledir”

Yerel yönetimlerin en önemli gücü, doğrudan halk tarafından seçilmiş olmalarıdır.
Ancak son yıllarda, seçilmiş belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılması, yerlerine kayyum atanması veya merkezi yönetim tarafından yetkilerinin kısıtlanması, demokrasimizin ruhuna zarar vermektedir.

Halk, kendi kaderine sahip çıkmak istiyor. Bu isteği bastırmak, ülkeyi değil, yalnızca yönetim sistemini zayıflatır. Adalet Birlik Partisi olarak biz, yerinden yönetim ilkesine, yerel özerkliğe ve katılımcı demokrasiye inanıyoruz.

Halkın seçtiği yönetici, yine halkın kararıyla görevden alınmalıdır. Sandıktan çıkan irade, ancak sandıkla değiştirilebilir.

“Adalet, Yalnızca Mahkemede Değil, Yönetimde de Olmalı”

Bizim anlayışımızda adalet, yalnızca hukuk salonlarında aranacak bir kavram değildir. Adalet, bir belediye kararında, bir bütçe planında, bir kentsel dönüşüm sürecinde, bir afet yönetimi kararında da aranmalıdır.

Bir mahallede alınan karar, o mahallede yaşayan insanın görüşü alınmadan verilmemelidir.
Bu nedenle biz, partimizin temel vizyonu olan “Yeni Bir Türkiye İçin Adaletle Devrim” anlayışını, yerel yönetimlerin merkezine taşımak kararlılığındayız.

Her mahallede kurulacak “Halk Meclisleri” ve katılımcı bütçe uygulamaları ile halkın sesi, karar mekanizmalarının ayrılmaz bir parçası olacaktır. Çünkü biz inanıyoruz ki; adalet, yerelden başlar; demokrasi halkla büyür.

“Yerel Demokrasi Zayıflarsa, Devlet Güç Kaybeder”

Yerel yönetimlerin zayıflatılması, sadece bir idari mesele değildir.
Bu durum aynı zamanda afet yönetimi, kentsel planlama, ekonomik kalkınma ve toplumsal dayanışma gibi alanlarda da doğrudan olumsuz sonuçlar doğurur.
Afet anında en hızlı müdahaleyi yapacak olan kurum, yerel yönetimdir.
Mahallesini, sokağını, insanını tanıyan yönetim anlayışı, merkezi bürokrasiden daha etkilidir.

Bu nedenle biz, Türkiye’nin yeniden güçlenmesinin yolunun yerel demokrasiyi yeniden inşa etmekten geçtiğini söylüyoruz.

“Adalet Birlik Partisi, Halkın İradesini Savunacaktır”

Biz, hiçbir siyasi kaygı gözetmeden, halkın özgür iradesini savunacağız.
Her yurttaşın, yönetime katılma, fikrini söyleme ve yaşadığı çevreyle ilgili karar alma hakkı vardır.
Bu hak, milletin onurudur.

Adalet Birlik Partisi olarak söz veriyoruz:
Bu ülkede bir daha hiçbir vatandaşın iradesi hiçe sayılmayacak,
Hiçbir belediye halkın dışında yönetilmeyecek,
Hiçbir karar halkın sesinden bağımsız alınmayacaktır.

SONUÇ

Bugün Türkiye, yönetim anlayışı açısından tarihi bir eşiğin önündedir.
Ya halkın iradesini merkeze alarak demokrasiyi derinleştireceğiz,
Ya da merkezileşmenin ve tek sesli yönetimin dar sınırlarında kalacağız.

Bizim tercihimiz nettir:
Halkın iradesi, halkın yönetimi, halkın adaleti.

Adalet Birlik Partisi bu yolda kararlıdır.
Ve ben, bu inançla diyorum ki:

“Yeni bir Türkiye ancak halkın katılımıyla, adaletin rehberliğinde mümkündür.”

Saygılarımla,
İrfan UZUN
Adalet Birlik Partisi Genel Başkanı

Bir yanıt yazın