BAŞKAN UZUN: SİZ TSK’YI BAŞKA BİR OLUŞUM HALİNE GETİRMEK Mİ İSTİYORSUNUZ?!

Erdoğan’a ‘teğmen’ tepkisi: ‘Atatürk TSK’nin ebedi başkomutanı!’

Adalet Birlik Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı İrfan Uzun, mezuniyet töreninde ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diye slogan atan teğmenlerin hedef alınmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Birkaç tane kendini bilmez, bunlar da temizlenecek. Bunların ordumuzun içinde bulunması mümkün değil” diyerek teğmenleri hedef almasına değinen Uzun, “Bu gençleri bu şekilde suçlamak doğru mu? Törenin hemen ardından atılan tweet’ler, yapılan açıklamalar ve bazı basın mensuplarının yorumları… Bunlar kabul edilemez. FETÖ döneminin onur kırıcı uygulamaları bu gençlere ve TSK’ya karşı tekrarlandı,” ifadelerini kullandı.

Kara Harp Okulu’nun 30 Ağustos’ta düzenlenen mezuniyet töreninde teğmenlerin “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atması ve protokolde resmi yemini okuduktan sonra protokolün tören alanından ayrılmasının ardından kılıçlarını çatarak geleneksel yemini okumaları gündem olmuştu.

ERDOĞAN TEĞMENLERİ HEDEF ALMIŞTI

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün konuya ilişkin, “Geçenlerde mezuniyet töreninde bazı istismarcılar ortaya çıkmak suretiyle kılıçlar çektiler. Bu kılıçları kime çekiyorsunuz? Bunlarla ilgili olarak gerekli bütün araştırmaların hepsi yapılıyor ve oradaki birkaç tane kendini bilmez, bunlar da temizlenecek” açıklamalarını yaptı.

Adalet Birlik Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı İrfan Uzun konuya ve Erdoğan’ın sözlerine ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Uzun, şunları söyledi:

Tüm vatandaşlarımızın vicdanlarını rahatsız eden ve sağlıklı bir aklın kabul edemeyeceği bu davranış karşısında, birkaç hususu belirtmek istiyorum.

TDK’ya göre tören; “Bir toplulukta, üyelerin belli bir olayı, kişiyi veya değeri ayırt edip sembolleştirmesi, bunların anlam ve önemini güçlendirilmesi amacıyla düzenlenen hareket dizisi; merasim” olarak tanımlanır.

Anma, kutlama, nişan, evlenme, ölüm gibi sebeplerle yapılan toplantı; merasim, resim, seremoni anlamına gelmektedir.

Türk Silahlı Kuvvetlerince icra edilen tüm törenler, binlerce yıldır önemli sembol ve kültürel unsurlardan biri olmuştur. Eski Türk-İslam devletlerinde, kılıç kuşanma törenleri Batı’da kralların taç giyme törenlerinin muadilidir. Osmanlı’da da padişahların adeta meşruiyet sembolü haline gelmiştir. Kılıç kuşanma törenleri tarih sayfalarına yazılmıştır.

Şanlı ordumuzda da Harp okuluna adımını atan öğrencilerimiz “meç” diye tabir edilen bu kılıçlarını, subaylığa naspedilen teğmenlerimiz ise kılıçlarını kuşanırlar. Ancak buradaki en önemli unsur, hangi rütbeye haiz olurlarsa olsunlar tüm subaylar aynı kılıcı kuşanırlar. Türk Silahlı Kuvvetlerinin her bir subayının silah arkadaşlığı, kanunda kutsal bir birliktelik içerisinde olduklarının beyanıdır.

On yıllardır süregelen kılıç çatma seremonisi, ortak ve haklı gururun sevince dönüşmesinin göstergesidir. Hatta subaylarımız evlilik törenlerinde, düğünlerinde dahi gelin ve damadı ortalarına alarak kılıç çatarlar. “Seni yengenize; yengenizi sana, hepinizi Allah’a emanet ediyoruz” dercesine sevinçlerini paylaşırlar. Sizin mantığınıza göre, düğünden 8 gün sonra evlenen subayın, “siz kime çektiniz o kılıçları, hepinizi mahvederim” gibi bir söylemle silah arkadaşlarının karşısına dikilmesi gerekmiyor mu? Bakın, size bile abesle iştigal geldiğini hisseder gibiyim.

Bu olayda da gurur duyduğumuz teğmenlerimiz, haklı gururlarını ve sevinçlerini paylaşmak için kılıç çekmişler ve Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’e olan bağlılıklarını, doğal olarak her Türk askerinde olması gereken şekilde dile getirmişlerdir. Şimdi karnınızdan konuşarak, hamasi laflar ederek akıl almaz tepkiler vermeyi bir yana bırakın, asıl siz teğmenlerin bu davranışından neden rahatsızlık duydunuz? Kafanızın arkasında sizi rahatsız eden gerçek neden ne? Şanlı ordumuzun mal olduğu aziz Türk milletine onu açık açık izah edin. Aksi takdirde farklı yorumlar, farklı algılar oluşur ki bu hiçbirimizi memnun etmez.

“Şanlı ordumuzun Cumhuriyetçi, Atatürkçü onurlu subaylarını, tüm gerçekler apaçık ortadayken, tek mermi atmadan devletin tüm imkanlarını kullanarak ne istedilerse verdiğiniz FETÖ’cü hainlere tasfiye edilmesinden yeterince tatmin olmadınız da tasfiyeye devam mı ediyorsunuz, denebilir mesela.

Silivri zindanlarında tıkılarak ve hatta ölüme mahkum edilen, devletine ve cumhuriyete bağlı subayların saf dışı bırakılması yeterli gelmedi mi, denebilir.

Bunların sonunda, dünyada örneği görülmemiş şekilde dizayn ettiğiniz Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yeni halinden de mi memnun değilsiniz? Daha farklı bir yapıya mı dönüştürmek istiyorsunuz, denebilir.

Haliyle, geçmişte bu olanlar hatırlanacak olursa, gururumuz gencecik komutanımız bir kadın teğmenimizin gelenek ve göreneklerine bağlı, Atatürk’ün izinde, törelerine saygılı ve bir o kadar da onurlu bir davranış karşısında sizden saygı duymanızı beklemek bir yana, karşısında olmanız kadar doğal bir sonuç yok, denebilir.”

Bilmelisiniz ki, bu davranışınız en çok kimi sevindirir? Başta eski ve kadim yol arkadaşınız hain FETÖ’yü, sonra İsrail’i, Yunan’ı, ABD’yi ve kahrolası tüm emperyalist güçleri sevindirir. Umarım biliyorsunuzdur ve her zamanki gibi kandırılmamışsınızdır. Ama inanın, bu gerçeği geleceğimizin teminatı olan ortaöğretim seviyesindeki pırıl pırıl evlatlarımız dahi biliyorken, sizin böyle bir söylemde bulunmanızı sağduyulu hiçbir akıl kabul edemez. Bu davranış, vatan hainlerinin ve emperyalist ülke yöneticilerinin yüreğine su serperken, vatansever aziz milletimizin ise yüreklerini yaralar, vicdanlarını sızlatır.

15 Temmuz 2016 yılından bu yana, başta FETÖ olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı devletin tüm organlarıyla titizlikle ve son derece başarılı olarak yürüttüğünüz mücadeleye rağmen, pırıl pırıl gençlerimize yüzlerce yıllık bir ritüeli, üstelik atalarına olan saygılarını da beyan ederek yerine getirdikleri için cezalandırılacaklarını ifade etmeniz size inandırıcı geliyor mu? Tekrar düşünün ve inceleme sonunda soruşturmalarına gerek yoktur kararı verin. Hatta makamınıza yakışanı yapın ve genç komutanları takdir edin. 2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanı ben seçilmiş olsaydım, bunu kalpten yapardım.

İnanın, sizden başka kimsenin oraya buraya, özellikle Harp Okullarına siyaset sokmaya çalıştığı yok! Onlar sadece ve sadece vatansever düşüncelerle bezenmiş akıllarını kullanarak, iktidarınız döneminde oralara sokulan siyaseti ve tarikat-cemaat denen oluşumları çıkarmaya çalışırlar. Bu konuda rahat olun. Bu davranış, yüzyıllardır süregelen bir ritüel ve sevinç gösterisinden ibaret. Hepsi bu.

Ancak size ve iktidarınıza karşı bir örnek vermek gerekirse:

  • Tek kurşun atmadan Ege’de 20 kadar adanın Yunanistan tarafından ihlal edilmesine seyirci kaldığınız için,
  • Yine tek bir kurşun atmadan 14 milyon mülteci tarafından vatanın doldurulmasına müsaade ettiğiniz için,
  • Allah’ın vatan toprağımıza bahşettiği madenlerimizi, yeraltı zenginliklerimizi, ormanlarımızı ve daha nice nimetlerimizi üç beş yandaş şirkete ve yabancı para baronlarının şirketlerine peşkeş çekilmesine göz yumduğunuz için,
  • Orduyu, milli eğitimi, adaleti ve neredeyse tüm devlet kurumlarını tarikat ve cemaatler gibi karanlık oluşumlara teslim ettiğiniz için,
  • Ekonomiyi, sanayiyi, endüstriyi, tarımı ve hayvancılığı içinden çıkılmaz bir hale getirdiğiniz için,
  • Aziz milletimizi tarihin en büyük açlığına mahkum ettiğiniz için,
  • Çalışanlarımızı sermaye gruplarının elinde adeta köleye dönüştürdüğünüz için,
  • Gençlerimizin evlilik hayallerini yok ettiğiniz için,
  • Ev almayı hayal bile olmaktan çıkardığınız için,
  • Emeklileri açlığa ve kiralar ile ekonomik yıkıntılar karşısında ölüme terk ettiğiniz için,
  • Ve daha nice olumsuzluk ve kötülükler için.

Aziz milletimiz, size ve iktidarınıza karşı sandıkta oy pusulasını çekecektir. Demokrasiye olan inancımla sağlıcakla kalın.

“Şu anda MSB bir inceleme yapıyor. Ben, başta Milli Savunma Bakanımız olmak üzere, yetkili komutanlarımızın bu konuda gerekli hassasiyeti göstereceklerine inanıyorum. Dolayısıyla adil, Atatürkçü, Türk milletini tatmin edecek bir sonucun çıkacağına da inanıyorum. Beş yıl Harp Okulu’nda eğitim görmüş, Askere alınırken, okul sırasındaki her şeyleri didik didik incelenmiş, Milli Savunma Üniversitesi kuruluşunun emrinde bulunan öğrencilerin zaten başka bir yasa dışı oluşum, fikir, düşünce içinde olmaları mümkün değil. Safiyane o günün heyecanıyla yapılan bir gösteri. ‘Mustafa Kemal'in askerleriyiz’, elbette Mustafa Kemal’in askerleriyiz. Asker demek illa silah alıp bir şey yapmak değil. Dolayısıyla ben en adil, en uygun neticenin alınacağını değerlendiriyorum. Ama TSK’nın da, sadece buradaki 960 teğmenimiz değil konu olan, moral bozukluğuna neden olacak girişimlerde bulunmamasını tavsiye ediyorum. Çünkü hakikaten şu anda kuzeyiyle, güneyiyle, doğusuyla, batısıyla, FETÖ'süyle, PKK'sıyla YPG'siyle birçok tehditle uğraşan bir TSK var. Bu teğmenler eğitimlerini tamamlayıp altı ay sonra Irak'ta, Suriye’de, Ermenistan'da, Adaların korunmasında namlu ucunda görev yapacaklar şehadeti göze alarak. Bunu da değerlendirmeleri lazım.'' İfadelerini kullandı. 

Bir yanıt yazın