GRUP TOPLANTISI (08.10.2019) İRFAN UZUN ADALET BİRLİK PARTİSİ

Adalet Birlik Partisi Genel Başkanı İrfan UZUN Yapmış olduğu Gurup Toplantısında; "Adalet Birlik Partisinin Siz Değerli Yöneticileri, Gençlik Kollarımız, Kadın Kollarımız, Engelli Kollarımız, Hayvan Hakları Başkanlığımız, sevgili İl Başkanlarım, Sevgili ilçe başkanlarım, sayın üyelerimiz ve kıymetli misafirler Haftalık Olağan Grup toplantımıza hoş geldiniz.

Sözlerime öncelikle Siyasi oluşumlarını ve kuruluşlarını tamamlamış, bu asil millet adına söz söyleyebilmek maksadıyla yola çıkmış olan toplam 75 adet siyasi partinin var olduğunu görmezden gelen hatta neredeyse yok saymaya cüret eden bunun sonucunda da aslında en büyük zararı kendi iradesine ve özgürlüğüne vermekte olan ULUSAL BASINIMIZA selam ederek başlamak istiyorum.

Gönül İsterdi ki Adalet Birlik Partisi olarak Grup toplantımızı Ülkemizin Medya ve Basın-Yayın kuruluşları aracılığı ile daha çok vatandaşımızla buluşabilelim. Ancak daha önceden de belirttiğim gibi bizleri görmezden gelen BASINIMIZ sebebiyle, ne yazık ki İdeolojik kılıfta özgürlükten dem vururken sinsi sömürü ustası olan güçlerin sahibi olduğu YouTube platformundaki Kanalımız üzerinden yayın yapıyor olmamızın derin üzüntüsünü yaşadığımı belirtmek isterim.

ADALET BİRLİK PARTİSİ olarak biz; Milletimizin refahı ve huzurunu sağlamak ve korumak, güvenlik kaygılarını ortadan kaldırmak adına yola çıkarken ne denli zorlu bir görevi üstlendiğimizi ve bu süreçte karşılaşacağımız tüm acımasız engellerin üstesinden gelecek kadroları oluşturma mecburiyetimizin olduğunun bilinci ile hareket ettik ve çok şükür artık bu bilinç ve kadroya sahip olmanın huzurunu ve manevi gücünü yaşamaktayız. Gitgide artan sayımızla beraber bugün Adalet çatısı altında, birlik içerisinde buradayız.

Mecliste Grubu olan siyasi partilerin haftalık yapmış oldukları toplantılarında vatandaşımızı yakından ilgilendiren ve bilmesini özellikle istediğim ortak bir sorun vardır. O sorun ise Vatandaşımın problemlerine çözüm üretmek yerine kendi siyasi kaygıları sebebiyle birbirlerini suçlayan, aşağılayan bir yöntemle kameralar karşısına geçmeleridir. Mevcut sorunlara çözüm üretebilecek yetki ve iradeyi bu millet Meclisteki partilere vermişken; onlar ise çözüm üretmenin dışında kendi çıkarları ve hırslarından kör olmuşcasına her hafta yeni bir sorun oluşturarak milletimi bölme, ayrıştırma, kutuplaştırmanın gayreti içerisinde hareket ediyorlar. Adalet Birlik Partisi olarak bu siyasi hesaplaşma tarzının Vatanımıza dolayısıyla Vatandaşımıza olan zararını biliyor ve  bu siyasi yaklaşımı şiddetle kınıyoruz.

Ekonomi Bakanı Berat Bey tarafından geçen hafta açıklanmış olan 3 yıllık  Ekonomi programı hususunda Partimizin düşüncelerini sizlerle paylaşmak isterim. Ülkemiz şuan da ekonomik olarak zor zamanlar geçirmekte ve ne yazık ki Vatandaşımız bu ekonomik belirsizliklerle baş başa bırakılmış durumda. Hane halkımız üzülerek söylüyorum ki artık bir önceki günün yükünü ertesi günün omzuna bırakmak zorunda kalarak ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi. Diğer yandan gerek Devletin ekonomi birimlerinden gelen veriler gerek de ekonomi derecelendirme kuruluşlarından gelen bilgiler Türkiye ekonomisinin dengelendiği, Enflasyon rakamlarının tek hanelere gerilediği, Merkez Bankası rezervlerinin arttığı yönünde bir algının oluşmasına sebep oldu. Bu verilere bakıldığında gerçekten her şey güzel yönde ilerlemekteymiş gibi görülmektedir. Kendilerine sormak isterim; ‘’Vatandaşın bizzat yaşadığı, tek başına mücadelesini vermek zorunda kaldığı bu sorunları Vatandaştan hangi algı ile hangi veri ile saklayabilir bu milleti daha fazla nasıl kandırabilirsiniz?!’’

Bu zamana kadar iktidara gelmiş hükümetlerin ve onların Ekonomi Patronlarının yapmış olduğu en ölümcül hata budur. Her ekonomik kriz ortamında, her beceriksiz Ekonomi yönetimi sonrasında, Devletin kasası ve milletin cebindeki para her boşaldığında, yapılan tek bir şey var oda ZAM kartını masaya getirmeleridir. Milletime sesleniyorum; şuana kadar ki tüm hükümetler Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşını her bir insanımızı MADDİ BİRER KAYNAK olarak görmüştür. İMF denilen kuruluşlarda aynısını yapmaktaydı kötü yönetilmenin sorumlusu olarak vatandaşı görmekte ve cebinde ne kadar para varsa alınmasını talep etmekteydi. Şuan belki İMF yok lakin İMF ile aynı yöntemi izleyen bir Ekonomi Yönetimi var. Biraz daha ileriye giderek söylüyorum. Ekonomi şuan milletimin fedakarlığı sayesinde ayakta durmaya çalışmaktadır. Artık şu hataların yapılmaması lazım. Enerji Bakanlığını teslim ettiğiniz kişiye sonrasında gel Ekonomiyi yönet denilemez. Savunma Bakanı yaptığın kişiyi sonrasında Eğitim Bakanı yapma gibi bir yanlışa düşemezsiniz. Birbirinden farklı uzmanlık alanı olan Bakanlıklara bu denli anlamsız yönetimler getirilmemelidir. Vatandaşımız bu durumu çok iyi görmekte ve yine benim vatandaşım bu konuda hala susuyor ise bu durumu kabullenmiş olmasından değil tam tersine Devlet kültürü ve Devlete olan saygısındandır. Bu ve benzer yanlışların olmaması adına Adalet Birlik Partisi olarak var gücümüzle çalışacağımıza ve gerekli uyarılarımızı her defasında yapacağımıza dair siz asil milletimizi şerefimle temin ederim.

Milletimin Ekonomik olduğu kadar güvenlik kaygılarının da giderilmesi Partimizin öncelikleri arasında yer almaktadır. Sınırlarımız dışında yaşanan gelişmeleri yakinen takip etmekteyiz. Her geçen gün Amerika tarafından YPK/PKK ve SDG denilen terör gruplarına tırlar dolusu silah gönderilerek destek sağlanmaktadır. Arkadaşlar, bu silahların oyuncak olmadığını ve süreç içerisinde daha fazla geç kalınırsa Türkiye’nin bütünlüğüne kast etmek için kullanılacağını tahmin etmemek büyük bir hata olur. Şahsen anlamakta da güçlük çektiğim bir konu var ki Meclisteki muhalefet partileri neden bu duruma bu kadar sessizler ya da neden bu konuda siyasi çıkarları sebebiyle mevcut hükümete destek olmaktan çekiniyorlar anlamış değilim. Önemli olan Vatan ve Milletin bütünlüğü değil midir? Önemli olan bu toprakların huzuru, refahı ve güvenliği değil midir? Siyasi gücüyle söz sahibi olmuş olanlar söz sahibi olduktan sonra nasıl bencillikleriyle bu kadar kör hale gelmiştirler? Neden bu körlükleriyle neredeyse düşmanı besler hal almışlardır? Daha da geç kalınırsa ülkemizin işgal edilmesi o kadar hızlı olacağı gerçeğini biz Adalet Birlik Partisi üyelerini uykusuz ve huzursuz bırakırken onlar bu gerçeği nasıl yok saymaktadırlar? Bu korkunç gerçeğe öncelik vermektense nasıl sadece kendi siyasi kaygılarını düşünürler?  Eğer bu denli siyaseten kaygı duyuluyor ise çok basit bir işlem yapmalarını kendileri tavsiye ederim. Fırat'ın doğusuna yapılacak operasyonda hükümete ve askerimize destek verelim mi  vermeyelim mi diye Partili üyelerine sorarlar ise %90 oranında destek verilsin kararı çıkacaktır. Muhalefet etmek Ülke menfaatlerini ve güvenlik meselelerini hiçe saymak olmamalıdır. Muhalefeti özellikle bu konuda esefle kınadığımızı bildirmek isterim. Hiç vakit kaybetmeden Amerikanın oyununa gelmeden hızlıca bu güvenli bölgeyi kurmalıyız. Adalet Birlik Partisi olarak kendi imkanlarımız dahilinde bu güvenli bölgenin imarında maddi manevi kaynağı sağlayacağımızı kamuoyuna ve hükümet yetkililerine bildirmek isteriz.

Vatan ve Milletin huzuru, refahı ve güvenliği adına bizimle aynı fikirde olan, yanımızda birliğimizden biri olan herkese Şükranlarımızı sunar, yolumuzun daha uzun olduğunu ancak bu millet için asla yılmayacağımızı hatırlatarak partim adına sizlere tek tek teşekkür ederim.

Adalet Birlik Partisi Bakanı

İRFAN UZUN

 

Sanayicilerimizin sorunlar hergeçen gün büyüyor

  • Türkiye ekonomisine bu yılın ilk 4 ayında çift haneli ve giderek yükselen bir enflasyon yapışmış bulunuyor. Neredeyse 30 aydır yaşanmayan çift haneli enflasyon, ekonominin ve sanayinin en önemli gündem maddesi haline geldi.
  • Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi (Y-ÜFE) diye adlandırılan sanayinin Nisan ayı fiyat artışları da yıllık olarak yüzde 16,4’ü buldu. Ocak ayında yıllık yüzde 13,7, Şubat ayında ise yüzde 15,4 olarak gerçekleşen sanayi fiyatları artışı, Mart’ta yüzde 16,1’i bulduktan sonra Nisan ayını da yüzde16,4 ile tamamladı. Çift rakamlı enflasyon ekonomi için yeniden bir kâbusa dönüyor.
  • Ortalaması yüzde 16,4’ü bulan sanayici fiyatlarının “ara malı” kategorisindeki ürünlerde yıllık fiyat artışı yüzde 22’yi buldu. Sanayinin omurgasını oluşturan imalat sanayisinde üretilen ürünler için ise, sanayici, 12 ayda fiyatlarını yüzde 18’den fazla artırdı. İmalat sanayinde de ana metal sanayisindeki fiyat patlaması dikkat çekti. Ana metalde fiyatlar 12 ayda yüzde 43’e yakın artmış görünüyor. Oysa 2016’da fiyatlar yüzde 3,5 gerilemişti.
  • Üretici(sanayici) fiyatlarının 2008 ortalarından bu yana ilk kez yüzde 16,4’e çıkmasına kaynaklık eden en önemli etken ise döviz, özellikle dolar fiyatındaki hızlı artış oldu. Buna, dünyada enerji ve öteki emtia fiyatlarının yeniden artış trendine girmesi etkenini de eklemek gerekir.
  • Özellikle Eylül 2016-Şubat 2017 dönemini kapsayan 6 ayın döviz fiyat artışları ile enflasyon artışı çarpıcıdır. Dolar fiyatının yüzde 24 arttığı bu dönemde yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 11,5, tüketici fiyatlarında ise yüzde 7 artış oldu. Bu beş ayda kur artışı, fiyatlardaki artışı katladı.
  • Döviz kurunun maliyet enflasyonuna yol açışı, özellikle ana metal, beyaz eşya, elektronik, kimya gibi sektörlerde hızla hissedildi.
  • Dolardaki hızlı artış, bir süredir düşük seyreden başta petrol olmak üzere emtiaların dünya fiyatlarının artışı ile beraber, maliyetler iyice tırmandı.
  • Sanayici kesimin fiyatlarında yaptığı artışlar yıllık yüzde 16,4’ü bulurken, tüketicinin ödediği fiyatlardaki (TÜFE) artış, yüzde 12’ye yaklaştı. Tüketici enflasyonuna tarımda taze sebze meyve fiyat artışı ve devamında gıda enflasyonu da etkili oldu.
  • Mart ve Nisan ayında hız kesmesine karşın, döviz fiyatları TL karşısında arttıkça, bunun sanayici-üretici fiyatlarına maliyet enflasyonu, devamında da tüketicinin önüne tüketici fiyat artışı olarak gelmesi kaçınılmazdır.
  • Krizin eşiğinden ekonomiyi uzaklaştırmak ve referandumda Evet oylarını artırmak için izlenen genişlemeci politikalar, bütçede önemli açıklar yaratmaya ve cari açık ile birlikte çifte açık tehlikesine doğru Türkiye’yi hızla taşıyor.
  • Kıpırdayan ihracat ve devlet çekişli iç talep canlanmasıyla, ekonomide yüzde 3 dolayında bir büyüme ihtimali olsa bile bunun yüzde 5’e yaklaşan bir cari açık/GSYİH ve milli gelirin yüzde 4-5’i dolayında bir bütçe açığı ile gerçekleşmesi ancak mümkün ve bu çifte açık, büyümeyi sürdürülebilir olmaktan alıkoyacaktır." İfadelerine yer verdi.

Bir yanıt yazın