HDP nin Yüce Meclisteki varlığı sebep midir, yoksa sonuçmu?

Kurtuluş Şavaşı dönemlerinde Abazalar, Pomaklar, Araplar, Çerkezler, Boşnaklar ve Lazlar gibi; Kürt vatandaşlarımız da, bu Vatan ve onun asil Bayrağı için tüm cephelerde göğsünü siper etmekten geri durmamıştır. Bunu en iyi, anıt  mezarlardaki şahide taşlarında ve yazılı hatıratlarda görebiliyoruz. Peki ne olduda bu vatan için ölümü göze alan Kürt halkı Devletine olan aidiyet duygusunu yitirdi? Kendileri için en büyük tehditin PKK olduğunu çok iyi bildikleri halde, terör örgütünün hamisi olan HDP den neden kopamıyorlar?

Bilindiği üzere Güneydoğu Halkı yıllarca can güvenliği tehditi ile karşı karşıya bırakılmıştır. Gündüz Devletinin koruması altında olduğunu hissetmiştir ama gece PKK nın katliamına maruz kalmıştır. Sivil halktan gibi görünen teröristler, KCK yapılanması ile gündüz istihbarat toplamış Devletin yanında yer alan Kürt Ailelere gece katliam yapmıştır. Diğer taraftan Aşiret liderlerinin uyguladığı menfaatçi itaat baskısı ise, Kürt vatandaşların kendi başına karar alma iradesini ortadan kaldırmıştır. Bir yandan ölüm korkusu, bir yandan aşiret baskısı, diğer taraftan gelecek kaygısı ve kendilerini bir türlü anlamak istemeyen Devlet yönetimleri karşısında, biçare ve yalnız bırakılmıştır. 

Bu güne kadar Devlet idaresine gelen Siyasi Partiler, elbetteki Kürt halkı özelinde bir çok müsbet uygulamayı hayata geçirmiştir. Tüm vatandaşlarımız gibi Kürtleride bu Ülkenin asli unsuru görerek her türlü hak ve hukukunu gözeten yasaları çıkartmıştır. Özgürlük alanlarını genişletmiş,Medya imkanı, tercihli dil eğitimi gibi vb benzer birçok anayasal hakkı geçte olsa sağlamıştır. Acaba Kürtlerin istediği gerçete bunlar mıdır…? 

Şöyle geriye dönüp baktığımız zaman kürtlerin Aş ve İş için seslerini yükselttiğini görmeyiz. Devletinin Ülke güvenliği adına aldığı kararlara karşı çıktıklarını göremeyiz. Terör iltisaklı gerekçeler ile yapılan  Kayyum atamalarında sokağa çıkıp eylem yaptığını görmeyiz. Ülkemizin Batısında olan imkan ve fırsatlar neden doğusunda da yok diyerek Devletine kafa tuttuğunu sopa salladığını da göremeyiz. Bu güne kadar yapılmış onlarca anket araştırmaları sonucunda Ülke içerisinde Kürt Devleti istediklerini de göremeyiz. Aslında Kürtler sadece ama sadece anlaşılabilmeyi istiyorlar…” HDP tarafında fişlenerek hemen her gün ölüm korkusu ile yaşamaktan bıkmışlar”. HDP güdümünde hareket eden aşiret liderlerinin zorbalığından kurtulmak istiyorlar. Gündüz koruyan devletinin gecede koruyabilmesini bekliyor . Kız alıp kız verdikleri Türkiye coğrafyasında terörist muamelesi görmek istemiyorlar. HDPKKCK nın taahkümünden kurtulmak özgür olmak bu topraklarda barış içerisinde yaşamak en çok onların arzusudur. Emin olun Kürtler; HDP nin Türkiye Cumhuriyeti Devletine, onun Birlik ve Beraberliğine en büyük tehdit olduğunu, terörü desteklediğini çok iyi bilmekteler.

Birlikte Hatırlayalım…!

Bursa Beşiktaş maçı sonrasında terör örgütü Pkk nın uzantısı olan TAK bağlantılı üyeler bombalı saldırı yaptı. 39 emniyet mensubu ve 7 sivil vatandaşımız öldü, 165  vatandaşımız ise yaralandı. Mecliste hazırlanan terörü ve teröristi lanetleyen ortak bildiriye HDP imza atmadı.

Ankara tren garı terör saldırısı sonrası 109 vatandaşımız hayatını kaybederken 500 ün üzerinde vatandaşımız yaralanmıştı. Tüm siyasi parti yöneticileri terörü ve destekçilerini en ağır biçimde lanetler iken, HDP Yönetimi yaptığı resmi açıklamasıyla Türkiye Devletini, açıkça katil ve “en büyük terör destekçisi” olmakla suçladı.

Ermenistanın tek taraflı Azerbeycana yaptığı hukuk dışı, insanlık dışı saldırıları ortak bildiri ile Millet Meclisinde kınandı. Fakat ortak bildiriye HDP yine imza atmadı. Yetmedi, hızını alamayarak düşmanı olarak gördüğü kendi Devletini şuçladı.

Sözde Ermeni soykırımını, siyasi menfaat elde etme maksadıyla tanıyan Devletlere, Millet Meclisimiz en üst seviyeden kınama bildirisi yayınladı fakat, yine aynı HDP yöneticileri ortak bildirileri imzalamadığı gibi Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Ermeni soykırımı yapmakla şuçladı.

Zeytindalı,Fırat Kalkanı, Barış Pınarı ve İdlip barış harekatlarında, Ülkemizin bekası ve güvenliği söz konusu iken, Türk askeri sınır ötesi operasyon düzenliyor, HDP yine aynı hasmane tavırla Yüce Mecliste hazırlanan fezlekelere ve ortak bildirilere imza atmadığı gibi, Türkiye Devletini terör destekçisi ve katil olmakla itham etmiştir.

İyi niyetle başlayan Gezi parkı olayları iyi niyetli eylem olmaktan çıkarak, Ülke bütünlüğüne ve güvenliğini  tehdit eder boyuta ulaşmıştı. Fetö ve yasadışı ne kadar örgüt varsa Ülkeyi yakıp yıkmaya kalktılar.  HDP yönetimi ise bu Vandalizmin karşısında durmaktansa,Milletin Meclisinde Vandalizmi legalleştirmeye savunmaya çalışmıştır. 15 Temmuz kalkışmasında yüzlerce insanımız can veriyor binlercesi yaralanıyor, HDP Yönetimi ise malesefki terörden yana tavır almaya devam ediyor. 

Devamıyla, Hendek olayları PKK nın sivil yapılanması KCK üyeleri yada Kılıçdaroğlunun söylemiyle direnişçi arkadaşlar tarafından gerçekleştiriliyor. Kürt vatandaşlar zorla evlerinden atılıyor, bir çoğu rehin tutuluyor ve yine aynı HDP teröre olan desteğini ısrarla sürdürüyor. 

Kürt halkı, HDPKK eliyle Devletine yapılan bu ihanetin farkındadır ve kati suretle teröre karşıdır. Lakin ölüm korkusu sebebiyle, çocuklarının dağa kaçırılması tehditi ile , KCK nın baskıları ve fişlemeleri gerekçesi ile istemeye istemeye HDP ye oy vermek zorunda kalıyor. Devletin kararlılığı ile Dağdaki ve Şehirdeki PKK varlığının bitme noktasına gelmesi en çok onları sevindiriyor.

Onların yegane arzusu; ölüm korkusu ile yatağa girmemek! evlatlarının yanlarında kalmalarını sağlamak! Aşiret baskından kurtulmak! KCK nın tehtidi ile HDPKK ya mecbur bırakılmamak! Devleti tarafından anlaşılmak,korunmak, sevgi ve şevkatinden mahrum olmamak! çıkar ve oy siyaseti güden partilerin mühendislik hamlelerinin bir parçası gibi gösterilmemek..! tir.

Saygılarımla

Caner BAYER

Bir yanıt yazın