SANDIK GÜVENLİĞİ NASIL OLMALI 14. DÖNEM CUMHURBAŞKANI ADAYI VE ADALET BİRLİK PARTİSİ GENEL BAŞKANI İRFAN UZUN’A SORDUK

irfan uzun

Seçim güvenliği hakkında neleri düşünüyorsunuz? Sizin bu konuda bir projeniz var mıdır?  sorusunu Adalet Birlik Partisi Genel Başkanı İrfan Uzun’a sorduk, söz konusu Seçim güvenliği ile ilgili yaptığı açıklamada...

Türkiye, Pazar günü cumhurbaşkanı adayını seçeceği kritik bir seçime girmeye hazırlanıyor. Yapılacak olan bu seçimle demokrasiye “tamam” ya da “devam” denilecek. Üç gün sonra yapılacak seçimlere giderken başta ekonomik kriz ve ülkedeki ifade ve haber alma özgürlüğünün daraltılmaya çalışılması gibi tartışılan bir çok sorun ve konu var. Bu konuların başında her seçim döneminde olduğu gibi sandık güvenliği geliyor.

 

Electoral Integrity Projesi’nin son bulgularına göre seçimli otokratik rejim kategorisi içinde Türkiye, seçim dürüstlüğü açısından 165 ülke arasında 123. sırada yer alıyor.

Türkiye özellikle son yıllarda seçim güvenliği açısından çok başarılı bir portre çizmiyor. En son yapılan 31 Mart Yerel Seçimlerinde yaşananlar ve İstanbul seçimlerinin tekrarlanması, seçim güvenliği konusunda ne kadar başarısız olduğumuzun bir göstergesi. Ancak bu seçimlerde farklı kılacak bir nokta var olduğu söylenmekteydi. O da demokrasi tarihimizde belki de ilk kez altı muhalefet partisinin bir araya gelerek sandık güvenliği konusunda ortak hareket etmesi düşünülmekteydi böyle deklere etmişlerdi. Kamuoyunda 6’lı Masa olarak adlandırılan muhalif partiler bir araya gelerek sandık güvenliğini korumak için harekete geçemediler.

Peki adım adım 2023 seçimlerin de Cumhurbaşkanlığı için ikinci tura giderken seçimi güvenilir kılan ve riske eden faktörler hakkında Adalet Birlik Partisi olarak neleri yaptık bunlarla ilgili yaptığımız çalışmaları sizlere aktaracağım.

Peki Sayın UZUN; Güvenli Bir Seçimin Faktörleri Nelerdir?

“Bir seçimin güvenli sayılabilmesi için şu ilkelere uygun hareket etmek gerekiyor:

Tarafsızlık çok önemli, Seçim kurullarında yer alacak görevlilerin toplumda yer alan politik havadan kendini soyutlaması ve hiçbir adayı destekleyen bir imaj çizmemesi gerekmektedir, buna ek olarak Şeffaflık ilkesi yani, bir seçim sürecinin her aşamasının kamuoyuna iyi bir şekilde duyurulması, sandık başkanı, görevliler ve müşahitlerin, seçim kanunu başta olmak üzere anayasal hükümlere uymasını sağlayacak eğitimler verilmesi Tatbikî en önemlilerinden biriside Hukuka Uygunluk: Seçim kurulu üyeleri ve sandık görevlilerinin başta seçim kanunu olmak üzere yasalara ve mevzuatlara uygun hareket etmesi. gerekmektedir.

 

Sayın Uzun sizce Seçimi Riske Eden Faktörler Nelerdir?

Seçim güvenliğini riske eden faktörleri Türkiye nezdinde özelleştirmek bu noktada daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Türkiye’de seçim güvenliğini riske edebilecek iki önemli faktör şunlar:

 

Yığma Seçmenler: En son yapılan 31 Mart yerel seçimlerinde yığma seçmenler en çok tartışılan konu oldu. Yığma seçmen, belediyelerin numarataj çalışması sonucu, fiziksel olarak mevcut olmayan bir adres yaratmaları ve bu adreslere seçmen kaydedilmesi ile ortaya çıkan seçmen türüdür. Son seçimlerde özellikle ikametgâh adreslerinde oturmayan hayali sığınmacı seçmen faktörü epeyce tartışıldı. Seçimlerle ilgili en çok ortaya atılan iddia ise sığınmacıların da oy kullanabilmesi. Bu konuya da açıklık getirelim. Seçim tarihi itibarıyla 18 yaşını dolduran her Türk vatandaşı seçme ve halk oylamasına katılma hakkına sahiptir. Seçimlere katılabilmenin ilk kuralı Türk vatandaşı olmaktır. Kanuna göre Türk vatandaşı olmayanlar seçimlerde veya halk oylamalarında oy kullanamazlar. Bu sebeple Türkiye’de bulunan sığınmacılar oy kullanamaz. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 31 Mart 2022 tarihinde yaptığı açıklamada, olası bir seçim olması durumunda vatandaşlığa geçirilen ve oy kullanma yaşını geçmiş 113 bin 654 sığınmacının olduğunu belirtmişti.

 

SADAT: Tam adı Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş olan SADAT, 28 Şubat 2012 tarihinde emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi ve 23 emekli subay ve astsubay tarafından kuruldu. Şirketin kurucusu Adnan Tanrıverdi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu tarihten bu yana destek veriyor. Erdoğan’ın güvendiği bir isim olan Tanrıverdi, Ağustos 2016’da Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığına atanmıştı. Tanrıverdi, özellikle savunma alanında Erdoğan’ın en önemli danışmanlarından biri oldu. SADAT hakkında ortaya atılan iddiaların başında 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü’nde SADAT’ın öncülüğünde sivillere çok sayıda ağır silah dağıtıldığı konusu geliyor. Ayrıca bu silahların şu an kimlerin elinde olduğunun bilinmediği iddia ediliyor. Şirketin yöneticisi Ersan Ergür’ün sosyal medya hesabından “Bu vatanı Türkiye düşmanları ile işbirliği yapanlara sandıkta teslim etmeyiz” paylaşımı çok konuşuldu. Paylaşımın ardından CHP lideri Kılıçdaroğlu SADAT’a giderek yetkililerle görüşmek istemiş, ancak içeri alınmamıştı. Bina önünde açıklama yapan Kemal Kılıçdaroğlu, “Seçimlerin güvenliğini sarsacak bir durum olursa sorumlusunun SADAT olacağını” ifade etmişti. Bu açıdan SADAT,  önümüzdeki seçimlerin güvenliğini riske edecek bir faktör olarak değerlendirilebilir.

 

En Büyük Sorumluluk YSK’da

Bu seçimlerde. Seçimlerin güvenliğini, seçim takviminin başlamasından önce kamuoyunun ve seçmenin seçimlere hazırlanması ile seçim takviminin başlangıcından Yüksek Seçim Kurulu’nun kesin sonuçlarını ilan ettiği tarihe kadar geçecek sürede yapılacak çalışmalar bakımından ikiye ayırmak gerekir. Seçim takviminden önce geçmişte de olduğu gibi seçmen iradesini etkilemeye yönelik bir kısım eylemlerin ve vatandaşı korku ve paniğe sevk eden olayların organize edildiği hepimizin malumu. Dolayısıyla, öncelikle seçim takvimi öncesinde kamuoyunu sağlıklı bir şekilde bilgilendirmek ve seçmenlerin seçim sandığına motivasyonu yüksek ve değişim iradesini ortaya koyacak şekilde gitmesini sağlayacak çalışmalar yapmak gerekiyor. Bu nedenle Seçim İşleri Başkanlığımızca yedi bölge 81 ilde bulunan Seçim İşleri Başkanlarımız ve hukukçu parti üyelerimizin eğitimini esas alan bir çalışma gerçekleştirdik. Bu çalışmalar tamamen Adalet Birlik Partisi bünyesinde ve koordinesinde gerçekleşiyor. Seçim Takvimi başladığı andan itibaren başta öğretim kurulunda seçmen kütüklerinin askıya çıkması, askıda listelere yapılacak itirazlar, itirazlar sonucu listelerin kesinleşmesi, sonrasında sandık kurullarının oluşumu, sandık kurulları işlemlerinin takibi, tutanakların birleştirilmesi, ilçe ve il seçim kurulunda yapılacak işlerin takibi gibi aşamalarda büyük bir titizlikle Adalet Birlik Partisi olarak uyum ve ahenk içerisinde çalışmaları programladık. Bu çalışmalar ile halkın sandığa yansıyan iradesinin üzerine en ufak bir gölge düşmemesi adına her türlü çabanın sonuna kadar gösterileceğini ifade etmek isterim.

 

Yüksek Seçim kurulundan aylık düzenli olarak seçmen listeleri alınıyor ve seçmen listelerinin bilgileri, bulundukları ikametgahlar ve yer değiştirmelere ilişkin veriler güncelleniyor. Bunu her siyasi parti kendisi yaptığı gibi Adalet Birlik Partisi yapmış olduğumuz toplantılarda da bu çalışmaların karşılıklı olarak kıyaslanması yoluna gidiliyor. Dolayısıyla yerel seçimlerdeki yığma seçmen olayları gibi genel seçimde seçmen yığma işleminin pek fazla olmayacağı kanaatindeyiz. Kendi teknik ekiplerimiz Yüksek Seçim Kurulundaki değişimleri an be an takip edebilecek boyutta. Bu nedenle genel seçim olması sebebiyle yığma adres kayıtlarının sıkça görülebilecek bir durum olmadığını düşünüyorum.

 

Yıllara sari olarak uygulanan ve en kıdemli hakimin il ve ilçede seçim kurulu başkanı olarak atanması hususu son derece kıymetli bir gelenek olarak uzunca süreden bu yana ülkemizde uygulanmaktaydı. İl seçim kurulu başkan ve üyelerinin kıdem esasına göre seçimine yönelik yapılan düzenleme ile birinci sınıfa ayrılmış hakimler arasından kura çekmek suretiyle görevlendirmenin yapılacak olması, doğrudan seçimlerin sonucunu etkilemeye yönelik bir uygulama olmasa da, ilçe seçim kurulu başkanı olarak seçilecek olan hakimlerin kura usulüyle seçiliyor olması ve bir kısım mazeretlerinin Hakimler Savcılar Kurulu tarafından değerlendirmeye tabi tutulması nedeniyle, ilçe seçim işleri başkanlığı yapan hakimler nezdinde oldukça olumsuz sonuçlar doğurabilecektir. Zira burada tek yetkili olan ilçe seçim kurulu başkanı hakimin bir nevi HSK baskısı altında hareket edebilme ihtimali söz konusu olabilir. Bu nedenle iktidar ortaklarının yönlendirmesine ve etkisine açık konumu söz konusu olabilir. Kurul halinde çalışan il seçim kurulu heyetinde ise bu kadar etki ve yönlendirme olabilme ihtimalini pek mümkün görmüyoruz. Lakin her iki değişikliğin de yapılmasında ümit edilen hususun, iktidarın kendi lehine hareket edebilme imkanına kavuşma arzusu olduğu son derece açıktır.

 

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi başta olmak kaydıyla seçimlerde sandıklarda tam manasıyla bir güvenlik tesis edebilmenin yol ve yöntemi, seçimlere tüm vatandaşların ilgi ve desteğini artırabilmekten geçer. Sandıkların güvenliği sadece siyasi partilere bırakılamayacak kadar önemlidir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi ve diğer bölgelerde seçimlerin güvenli bir şekilde sonuçlanabilmesi için, başta hukukçuların oluşturduğu sivil toplum örgütleri ve diğer sivil toplum kuruluşlarıyla, o bölgedeki eğitim sendikalarıyla işbirliği içerisinde çalışmanın uygun olacağı ve kimseyi ayrıştırmadan ötekileştirmeden halkın iradesinin sandığa yansıması için her türlü çabanın tüm toplum kesimleri ile birlikte çalışmayla gerçekleşebileceği kanaatindeyiz.

 

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) seçimlerin tek söz sahibi olması sebebiyle, elbette ki YSK veri akışını güvenli bir şekilde tüm siyasi partilere göndermek gibi bir yükümlülüğe sahiptir. Dolayısıyla somut tespit olmadan bu veri akışı konusunda Sadat’ın etkili olduğuna dair bir düşünceyi burada ifade etmemiz doğru olmaz. Lakin her kimden gelirse gelsin halkın iradesinin üzerine gölge düşmemesi adına en büyük sorumluluğun YSK’da olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu nedenle, sadece YSK’ya bu sonuçların kamuoyuna yansıması işlemini bırakmamak adına kendi oluşturduğunuz seçim koordinasyon merkezi vasıtasıyla ülkemizde kurulacak 192.214 sandıkta gerekli görevlendirmeler yapılmak suretiyle ıslak imzalı oy pusulalarında var olan sonuç tutanaklarının hızlı bir şekilde parti genel merkezine intikali ile YSK’dan gelecek verilerin karşılaştırılması sonrasında kamuoyuna ve ilgili ajanslara paylaşımları yapmayı hedefliyoruz.” İfadelerine yer verdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir