Seçim Kazanmanın 10 Altın Yolu

Seçim Kazanmanın 10 Altın Yolu

Siyasi partiler, 31 Mart’ta yapılacak yerel seçim için sürdürülen yarışın son düzlüğüne girmişken, destekleyeceği parti konusunda seçimini hâlâ yapamamış olan “kararsız seçmen” kitlesini yanına çekebilmek, partiler ve son ikna çabaları için seçim bölgelerine dağılan adaylar için büyük önem taşıyor. kendilerine yardımcı olmak üzere, kararsız seçmenin saflara çekilebilmesi için yurtdışında birçok seçimin sınavından geçmiş strateji ve taktiklerden bir derleme sunuyor.

1 – Kadınlar Kazandırıyor

Yargı, ABD’nin en saygın yükseköğrenim kurumlarından biri olan Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden (MIT) geliyor; ama ABDB ya da Kongre seçimleriyle ilgili değil. MIT Şehircilik ve Planlama Bölümü’nden Prof Albert Saiz, 10 yıl önce yasayla belediye seçimlerinde partilerin aday listelerinde kadınlara en az yüzde 40 oranında yer verilmesini zorunlu kılan İspanya’da yerel seçimlerin sonuçlarını incelemiş. Araştırma, kadınların neden siyasette yeteri kadar temsil edilmediği sorusu üzerine kurulu. Saiz, üç olasılık üzerinde durmuş: Seçmenlerin erkek adayları tercih etmeleri, partilerin yeterli niteliklere sahip çok sayıda kadın aday bulmakta zorlanmaları ve kadınların parti içindeki oyunlarla kenara itilmeleri. İspanya’daki örneklerde, yasanın 2007 yılında yürürlüğe girmesinin ardından yapılan seçimlerde, kadın aday kotasını öteki partilerden yüzde on daha fazla belirleyen partiler, sandıklarda yüzde 4,2 daha fazla oy almış. Sonuçlar, ilk iki olasılığı saf dışı bırakıyor. Demek ki kabahat, yerel ve merkez düzeyde parti organizasyonlarında çevrilen dolaplarda. Neyse ki, bizim partilerimizde başka alanlarda olmasa bile kadının en azından seçim potansiyeli konusundaki değeri kavranmış görünüyor.

2 – Dışlayan Kimliğe Oynayın

Bu, daha stratejik bir yöntem. Etkisi, ABD başkanlık seçimleri için partilerin aday belirleme sürecinde denenmiş. Peki, bu istenmeyen ya da “dışlayan” kimlik nedir? Yanıt: Bireylerin kendilerine yakıştırmadıkları ya da yakıştırılmasını istemedikleri kimlik olarak tanımlanıyor. Toronto Üniversitesi  (Kanada) Rotman İş Yönetimi Okulu’ndan Chen-Bo Zhong, Northwestern Üniversitesi (ABD) Kellogg İş Yönetimi Okulu’ndan Adam Galinsky ve California Üniversitesi (Los Angeles) Anderson İş Yönetimi Okulu’ndan Miguel Unzueta, araştırmayı ABD Başkanlık seçimleri kampanyasında yürütmüşler. Literatürde sık başvuru alan, klasik bir çalışma.  Araştırmanın vardığı sonuç özetle şu: “İnsanlara yalnızca ‘kim olmadıklarını’ hatırlatmak, farklı gruplara karşı tavırlarını değiştirebiliyor, bağlılıklarını ve siyasi tercihlerini değiştirmelerini sağlayabiliyor ve koalisyonlara zemin hazırlıyor.” Çalışma, 2007 yılında ABD Başkanlık seçimleri için partilerin aday belirleme süreci sırasında yapılmış. Araştırmacılar, “Bağımsızların iflah olmaz Demokrat ya da Cumhuriyetçileri ağlatacak duygusal nutuklarla avlanamayacaklarını” görmüşler. “Bulgularımız, daha etkili olabilmek için öbür partiye muhalefeti vurgulayan çağrılar gerektiğini, dolayısıyla ‘Demokrat olmamanın’ ya da ‘Cumhuriyetçi olmamanın’ seçim kampanyasının ana eksenleri olduğunu gösterdi” diyorlar.

Çalışmada “dışlayan” kimliğin etkisi, Demokrat Parti başkan adayı seçilmeden önce Barack Obama ve rakibi Hillary Clinton arasındaki yarışta iki deneyle sınanmış. Sonuçta, dışlayan kimlik kartının, Asya kökenlilerle, “Latino” denen İtalyan, Meksikalı ve Güney Amerika kökenlilerin başlangıçta Hillary Clinton’a yönelik olan sempatilerini Obama lehine çevirecek kadar etkili olduğu ortaya çıkmış.

Deneylerden birinde rastgele seçilmiş bir grup üniversite öğrencisinden, Asyalı olmalarının ABD’deki yaşamlarını nasıl etkilediğini yazmaları istenmiş. Aynı sayıdaki bir başka öğrenci grubundan istenense, “Kafkasyalı (Irkların tanımlanmasında Avrupa kökenli beyazlar böyle adlandırılıyor) olmamanın ABD’deki yaşamlarını nasıl etkilediğini yazmaları. 10 dakikalık yazı seansının ardından her iki gruba da, yazı konularıyla ilgisiz gibi görünen Obama ile Clinton’dan hangisini tercih ettikleri sorusu yöneltilmiş. Asyalı olmanın (kabullenme durumu) sonuçlarını anlatmaları istenen grubun yüzde 26’sı Obama, yüzde 68’iyse Clinton lehinde tercih belirtmiş. Kafkasyalı (beyaz) olmamanın etkileri (dışlayıcı durum) istenen gruptaki sonuçlarsa tam tersi çıkmış: yüzde 63 Obama, yüzde 26 Clinton. Latin kökenli bir öğrenci grubuyla yapılan benzer bir deney de aynı sonuçları vermiş. Latino olmanın yaşamlarına etkisini yazan öğrencilerden yüzde 26’sı Obama’yı, yüzde 58’i Clinton’ı seçmiş. Buna karşılık, Kafkasyalı olmamanın maliyeti sorulanlardan yüzde 58’i Obama’yı, yüzde 37’si Clinton’ı seçmiş.

“Sonuçta” diyor araştırmacılar, “dışlayıcı kategorizasyon, sosyal ilişkilerde, kabullenici bağlardan (Ör: ‘Hepimiz demokratız’) bile daha güçlü bir kuvvet olabilir.” Ancak, bu dışlayıcı kimliğin vurgulanmasında ölçünün kaçırılmaması gerektiği uyarısı da yapılıyor. Çünkü dışlayıcı kimlik üzerine kurulan bir strateji, o kimliğe sahip azınlıkla etnik çoğunluk arasındaki ilişkilerde gerilim yaratabiliyor.

3 – Rakibinizi İyi Tartın

Seçime tek başınıza girmiyorsunuz. Uzmanlar, öteki adayların kampanya pozisyonlarını inceleyip, nasıl önünü kesebileceğinizi, önemli konularda sizin mesajınızın nasıl baskın çıkabileceğini düşünmenizi öneriyorlar. Ayrıca rakiplerinizin zaafları ya da örtbas etmek istedikleri skandallar üzerine gitmeniz öneriliyor ki, bizim siyasetçilerimizin bu konuda derse ihtiyaçları olmadığı aşikâr.

4 – Can Alıcı Konuları Çalışın

Seçmenlerle konuşarak, bu seçimlerde neye önem verdiklerini öğrenin. Mevcut iktidarın kalitesiyle ilgili olan büyük meseleler mi zihinlerini meşgul ediyor, yoksa geçim derdi mi? Bu konularda iyi düşünülmüş, güçlü argümanlar geliştirin.

5 – Düzenli Anket Yapın

Miting nutukları ya da medyaya demeçlerin etkisine bel bağlamayın. Kampanyanızın doğru kulvarda olup olmadığını, düzenli olarak yaptıracağınız anketlerle ölçün ve gerekiyorsa rota değişikliklerinden kaçınmayın.

6 – Güç Tabanınızı İhmal Etmeyin

Sizin ya da partinizin söylemine sıcak bakan ya da bakabilecek kesimleri ya da topluca hareket eden grupları belirleyin. “Çantada keklik”, “Nasılsa elleri mahkum” demeyin, onlarla olan temaslarınızı gevşetmeyin. Kapı kapı dolaşıp oy isteyen gönüllüleri bu çekirdek grup örgütleyecektir. Bu grupları küstürmek, başarı şansını peşinen yok etmek demektir. Tabanınızı örgütledikten sonra, kararsız ya da rakip kamptaki seçmenleri davanıza kazanmak için enerjik bir kampanya yürütün.

7– Bir Öykünüz Olsun

Seçmenlerin kalbini madde madde sıralayacağınız siyasi görüşlerinizle kazanamazsınız. Onlara kendinizi anlatacak bir öykünüz olsun. Örneğin, zor bir geçmişin getirdiği sınırları diş tırnak bir mücadeleyle kırmış olmak; çıkar çevrelerine karşı yürekli bir mücadele vermiş olmak vb.

8 – Sloganı İyi Seçin

Kampanya için seçilen sloganlar kısa ve seçmen tarafından kolayca hatırlanacak türden olmalı. Tercihen kafiyeli, aliterasyonlu (aynı harfle giden tekerlemeler Ör: Bir berber bir berbere “bre berber…”) ya da insanların kolayca söyleyebilecekleri bir müziğe sahip olanlar seçilmeli.

9 – Sempatik Olun

Hoşumuza gitsin gitmesin, seçmen en deneyimli olan ya da sorunlara en akılcı çözümleri üreten siyasetçiler yerine gidip oyunu kendine en yakın gördüğü adaya veriyor. Adayların karizmatik, alçakgönüllü, kibar, cana yakın ve esprili bir imaj çizmek için ellerinden geleni yapmaları öneriliyor. İnsanların elini sıkın, ailenizi ve arkadaşlarınızı seferber edin. Bir gönüllüler ordusu meydana getirin. Üzerinde yalnızca adınız ya da sloganınızın yazılı olduğu, resminizin basılı olduğu çıkartmalar, tişörtler bastırın.  Siz ve “ağzı laf yapan” gönüllü yardımcılarınız kapı kapı gezin, kalabalık yerlerde, meydanlarda mesajınızı anlatın. Birçok kişi dinlemek istemeyecektir; ama dinleyenleri tavladınız demektir.

10 – Seçmeninizi Sandığa Götürün

Kampanyanız sırasında sarf ettiğiniz tüm emek, yaptığınız harcamalar, seçmen seçim günü oyunu kullanmazsa boşa gitti demektir. Dolayısıyla seçmeni sandığa yönlendirmek için elinizden gelen her şeyi yapın. E-maillerle ya da telefon mesajlarıyla sandığa çağırın, gerekiyorsa ulaşım araçları sağlayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir