Sizce Hangisi Doğruyu Söylüyor?


Malum önümüzde kıran kırana geçecek ve her iki siyasi taraf içinde bıçak sırtı denilen bir durumla karşı karşıyayız. İstanbul’da yaşayanlar kendini yönetecek başkanını seçmeyi planlarken birden her şey değişti ve belediye seçimi, ülke seçimine dönüştürüldü.Hatta buda yetmedi ülke sınırlarını aşarak tüm batı ve orta doğu medyasının ön sayfa manşetlerine konuldu. Peki neden?

S400 alışımız, Akdenizdeki Enerjiye el koymuş olmamız, Suriyedeki ve Irakdaki Türk varlığımız, Antartikadaki Bilim üssümüz, Asya ülkeleri ile olan yakın ilişkimiz, Dört cephede aynı anda gerçekleştirdiğimiz başarılı tatbikatlar, İran ve Irak’ında yola gelerek Kandili bitirecek olmamız vb…. bir çok gelişme bu nedenlerin cevabı olabilir mi acaba? Bunları daha sonra uzun uzun mutlaka yazar ve tartışırız.

Fakat asıl soru şu; 23 Haziranda İstanbul’da oy kullanacak 10 milyon seçmen ne yapacak? Neye göre oy verecek, kimi başkan olarak görmek istiyor, henüz ondan bile emin olunamadığını düşünenlerdenim. Özellikle kendisini yönetecek olan adaylar arasında nasıl bir seçim yapması gerektiğini bilemeyen, her iki adayın partisine ve kişiliğine güven duymayan binlerce seçmenin de var olduğunu düşünürsek bu seçimde en çok da kararsızların işi zor olacak. Düşünsenize! Tam da kararımı verdim diyerek uykuya dalıyorsunuz ve sabah kalktığınızda karar verdiğinizi düşündüğünüz aday hakkında sosyal medya ve haber kanallarında inanılmaz iddialar var. Teyit için başka bir kanal ve sosyal medya platformuna bakıyorsunuz, atılan iftira doğru değilmiş. Peki bu kararsız ve çaresiz seçmen, İstanbul’u için fayda sağlayacağını düşündüğü bir adet oyunu kime verecek, yada hangi haber kanalı bu kararsızın oyunu alabilecek. Bu oyu yandaşı olduğu partinin adayına vermesini sağlayabilecek mi? Bunu sağlarken yayınlamış olduğu haberin bilgisi gerçekten doğrumu, tüm habercilik kurallarını eksiksiz bir şekilde uygulayarak mı bu haberi okurlarıyla paylaştı acaba!! Tabi kide HAYIR.

Sevgili dostlar; Farkındamısınız şuan bir çok medya organı kendi menfaat ve çıkarları doğrultusunda bizlerin algısını satın alma çabası içerisindeler. Hiçbir şekilde etik olmayan ve toplumun ahlak kurallarını gözetmeksizin bizleri yönetme ve yönlendirme gayretindeler. Sırf bu sebeple hepimizin bir an önce bireyler olarak kendimize çeki düzen verme zamanımız çoktan geldi. Bu durumu bir örnekle anlatacak olursak; Dünyadaki tüm emniyet birimleri ve istihbarat kurumları yakaladıkları şüpheliyi sorgularken uygulaması çok da kolay olan çapraz sorgu sistemini kullanmaktalar. Bu sayede en doğru bilgiye ulaştıklarına inandıklarında!, ilgili şahsın savcı ve hakim karşısına çıkarılmasını sağlıyorlar. Bir düşünelim; Bu basit yöntemi( tanık veya sanık beyanının doğruluğunu veya güvenilirliğini denetleme) uygulamayıp; Şuan ki sosyal medya veya diğer medya organları gibi hareket etselerdi, “suçlu olan kişi yalan ve yanıltıcı beyanı sayesinde hakim karşısına çıkarılmadan serbest kalırdı”

Arkadaşlar irademizin satın alınmasına sebebiyet vermemek, hayatımızın her alanında en doğruyu bulabilmek adına öncelikle toplum olarak okumaya bir an önce başlama gibi bir mecburiyetimiz var. Okumayı başarabilen her bireyin; olaylara bakış açışı, kendi iç dünyasındaki yargılama yöntemleri, doğru ve yanlışı analiz edebilme yetisi okumayana oranla fazlasıyla gelişmektedir. Bu sayede hiç kimse ne benim nede senin algını kendi menfaatleri doğrultusunda yönetemeyecek! satın alamayacak!yanlı ve yanlış olan adaya oy verdirmeyecek tir! Bakın; Nede güzel söylemiş Mehmet Akif ERSOY’umuz

Aldanma insanların samimiyetine!

Menfaatleri gelir herşeyden önce..

Vaat etmeseydi Allah cenneti;

O’na bile etmezlerdi secde

Sevgi ve Saygı ile kalın,

Bir yanıt yazın