ALEVİLER TORBA YASAYA KARŞI TBMM’DE EYLEM YAPACAK

Alevi dedelerine maaş bağlanması ile cemevlerinin bakım ve giderlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinden karşılanmasını içeren yasa teklifi, bu hafta TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda birçok tartışmanın eşliğinde kabul edildi.

Teklif kapsamında büyükşehir belediyeleri ve il özel idareleri cemevlerinin yapımı, bakımı ve onarımı ile ilgili gerekli desteği sağlayacak. Cemevlerinin içme ve kullanma suyu ihtiyaçları indirimli ya da ücretsiz karşılanabilecek. Ayrıca Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen hükümle de cemevlerinin aydınlatma giderlerini Kültür ve Turizm Bakanlığı ödeyecek.

Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edilmesinin ardından kanun teklifini değerlendiren Alevi örgütleri, 8 Kasım’da Ankara’da TBMM önünde eylem yapma kararı aldı. Eyleme, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Avrupa Alevi Birleşik Konfederasyonu (AABK), Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Alevi Dernekler Federasyonu (ADFE), Alevi Vakıflar Federasyonu (AVF), Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV), Alevi Kültür Dernekleri katılacak.

cemevi

'İBADETHANE STATÜSÜ TANINMALI'

Komisyonda, Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Mustafa Aslan, teklifte Alevilerin tek sorununun su ve elektrik faturası ödemekmiş gibi yansıtıldığına da dikkat çekerek teklifin torba yasadan çıkarılmasını istedi. Aslan, “İbadetimiz ‘cem’, ibadethanemiz ‘Cemevidir. Cemevine ibadethane statüsü tanınmalıdır. Getirilen teklif bu topraklarda yüzyıllardır, inkâr edilen, ayrımcılığa uğrayan, katliamlara maruz kalan bir inanç toplumunu yasal çerçevede de tekrar yok sayma teklifidir” dedi.

cemevleri736-fw6v_cover

Adalet Birlik Partisi Genel Başkanı İrfan Uzun, cemevlerinin ibadethane olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:

“Biz laik bir ülkeyiz ve bu laik kavramının, sadece, anayasada yazılan bir kelimeden ibaret kalmaması gerekir. Madde 10 der ki; herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Peki, o zaman, şimdi Alevilerin talepleri ve kanun önünde ne kadar eşit olduklarına bir bakalım. Cem evlerinin ibadethane olarak değerlendirilmesini talep ediyorlar ve haklılar. Çünkü orası onların ibadethanesi. Bakın, dinlerin hiçbiri ibadet için, bir yapıyı zorunlu kılmaz. Kur’an ‘da, ibadethane olarak, sadece, secde edilen yer anlamına gelen, “mescit” sözcüğü geçer. Ama biz camilerimizi inşa ediyoruz, hem de olmaması gerektiği kadar gösterişli bir şekilde, ki dinimizce gösteriş yanlış bir şeydir. Peki, camiler, kiliseler, sinagoglar ibadethane olarak kabul ediliyor da, neden cem evlerini de kabul etmiyoruz. Kutuplaştırmalara, halkımız itibar etmesin lütfen. Cem evleri, her zaman bir kültür yuvası olmuştur. Cem evlerinin, bugün Türkiye'de ibadethane olarak kabul edilip, dedelerinin de cami imamlarımızla aynı statüde değerlendirilmesi gerekir." dedi.

_e3c01

Sözlerine devam eden Uzun, "Maalesef, tarihte yaşanan çokça üzücü olayların ardından, 2000’li yıllara gelindiğinde de pek bir değişim olmadı. Çünkü ülkeyi birlik ve bütünlük içinde tutma vazifesinde bulunan iktidar, bu vazifeyi layıkıyla yerine getiremedi, dönem dönem sert açıklamalarla, sürekli, Alevileri gereği olmayan eleştirilerle yaftalamış, halkı da kutuplaştırmıştır. Yani, şöyle anlatayım, bir cemevine,  zamanında ucube tabirini kullandılar. Bu nasıl bir yaklaşımdır. Ülkenin, bütünlüğü nerede kaldı. Biz, bir bütün olarak güzeliz. Ülkemiz topraklarındaki, her birey eşit hak ve özgürlüklere sahip olmalıdır. Anayasanın, söylemi budur. Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM),  Türkiye’de Alevilerin din özgürlüğü haklarının ihlal edildiğine ve kendilerine dini planda ayrımcılık yapıldığına hükmetti. Bu ne kadar üzücü bir durumdur ki, kendi vatandaşlarımız ülkesinde sağlayamadığını düşündüğü adaleti Avrupa’da aramış ve AİHM, bu durumun bizim anayasamıza ters düştüğüne karar vermiş. Aleviler bizim vatandaşımız, anayasa bizim anayasamız; peki dünyanın gördüğünü biz nasıl oldu da bu zamana kadar göremedik. Yoksa acaba görmek mi istemedik.” ifadelerinde bulundu.

Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Sekreteri Özgür Kaplan, yapacakları açıklama sonrasında partilerin grup toplantılarına katılarak hazırladıkları dosyaları tüm partilere sunacaklarını vurgulayarak, şunları dile getirdi:

“AKP, Alevisiz alevi açılımı yapıyor. Aleviler yok işin içinde. 30-35 yıllık alevi kurumları, federasyonlar yok. Hüseyin gazi dergâhına bir ziyarette bulunmuştu cumhurbaşkanı. Tabii ki cumhurbaşkanı olarak böyle bir ziyarette bulunabilir ama bizim sembollerimizin duvardan indirip başka bir şeye dönüştürerek sözde cemevi ziyareti yapmış oldu." dedi ve devam etti.

ozgur-kaplan-27-eylul-2022-2-scaled-1-300x169

Bizi muhatap almadan sözde alevi dernekleriyle Şahkulu Dergahı’nda bir açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı açıklama yaptığında arkasında asılı olan derneklerin logolarına baktığımızda Pir Sultan Derneği’nin küçük bir değişiklikle kullanıldığı logoyu gördük. Oradaki derneklerin hepsinin kuruluş yılı 2022. Hepsi algı yaratma amaçlı. Biz içine dahil olmadığımız bir torba yasa içerisinde kültür ve turizm Bakanlığı’na bağlamalarını hakaret olarak tanımlıyoruz. Buna da her şeyden önce laiklik ilkesi üzerinden karşı çıkıyoruz.

Biz bütün inançların devlet tarafından kontrol edilmesine karşıyız, burada durarak itirazımızı geliştiriyoruz. Biz eşit yurttaşlık mücadelesini verirken sadece kendimiz için değil, bütün inanç ve kimlikler için de bir arada yaşama adına mücadele veriyoruz. AKP iktidara geldiğinden beri tekçi, ırkçı söylemlerle insanları tek tipleştirmek istiyor. Biz buna karşıyız. AKP’nin bu tarzı, bu tavrı bir hakarettir. Yaptıkları her şey bir hakaret aslında. Bizi tanımlamasınlar, bizi tanısınlar.”

Ankara Şube Eş Başkanı Karabudak, Aleviliğin bütçe torba yasasından çıkacak bir şey olmadığını dile getirerek yarın yapacakları açıklamaya dair şunları söyledi:

“Bizim talebimiz kültür Bakanlığı’na bağlandığımız bir yasa değil, demokratik bir anayasa. Alevilerin eşit yurttaşlık taleplerinin ve kimliklerinin kabul edilmesini ve cemevlerinin yasal statüye kavuşmasını istiyoruz. Biz zaten devletin bize sunduğu şeyleri kendimiz çözmüş durumdayız. Bizim elektrik, su ve maaş gibi dertlerimiz yok. Alınan karar Aleviliği yok saymaktır. Tüm kimliklerin, tüm inançların faydalanacağı eşitlikçi, demokratik bir anayasa talep ediyoruz. Taleplerimiz karşılanmadığı sürece periyodik olarak eylem ve etkinliklerimiz devam edecektir. Yaptıkları şey makul alevi yaratmaktır. Alevileri kendi arasında çatıştırmaktır. Makul alevi dışındakileri marjinal, bölücü olarak tanımlamaktır. Bu aleviler arasında bir çatışma çıkarma çabasıdır. Bu sorun sadece Alevilerin değil ülkede yaşayan bütün yurttaşlarındır. Özgürleşmek hep beraber gerçekleşecektir.”

MUSTAFA KARABUDAK

Aleviler ve iktidar

  • Cem Vakfı 2005 yılında başbakanlığa başvurarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Alevi ve diğer inançları da kapsayacak şekilde kamu hizmeti vermemesinden şikâyetçi oldu. Vakfın talepleri arasında, Aleviliğe hukuksal statü, cemevlerinin ibadethane olarak tanınması, cemevi inşası, cemevlerinin işleyişi için kamusal fon öngörülmesi ve Alevi dedelerine devlet memuru statüsü kazandırılması da vardı. Tüm bu talepler 19 Ağustos 2005 tarihinde Başbakanlık tarafından reddedildi.
  • Erdoğan, 2008 yılında alevi kurum ve STK’lar ile bir araya geldiği bir toplantıda "Cemevleri ile ilgili şahsıma ulaşmış bir talep yok. Ulaştığında da biz bunlara uzak kalmayız, değerlendiririz. Anayasa ve yasalar içerisinde yapılabilecek bir şey varsa, gerekli adımları atarız" dedi.
  • 2010 yılında ise cemevlerinin ibadethane olarak tanınması için açılan davalarda iç hukuk yollarını tüketen Aleviler Cem Vakfı ve Prof. Dr. İzzettin Doğan önderliğinde davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdı.
  • Erdoğan 2012 yılında katıldığı bir televizyon programında Karacaahmet Mezarlığı yanındaki cemeviyle ilgili olarak "O cemevi bir ucube olarak yapıldı orada. Hala kaçaktır. Ruhsatı yoktur. Karacaahmet Türbesi’nin yanında ucube olarak durur" diye konuştu.
  • Erdoğan, Sivas katliamı davasında "zamanaşımı" kararı verilmesini “'Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun.
  • 2013’e gelindiğinde ise Erdoğan, AKP’li İç Anadolu milletvekilleriyle gerçekleştirdiği kahvaltılı toplantıda Aleviler ve cemevi meselesi gündeme geldi. Erdoğan, “Alevilik din mi diye soruluyor” diyerek de şöyle devam etti:

“Din değil. İslam içinde bir kurum olarak görünüyor. Net bir tanımı yok. Biz geçmişte Ali’yi çok sevenler olarak görürdük ama bunların Hazreti Ali ile alakaları yok yaşam tarzı olarak. Bizim yaşam tarzımıza uygun olan Türk Alevileri.  Öbürleri ise tamamen farklı yerde.  Cemevleri ibadethane değil. İslam’da tek ibadethane vardır, cami. Cemevleri kültür evleridir. Alevilerin sorunları Kürtlerden fazladır söylemi de doğru değil. Onların sesleri fazla çıkıyor.”

  • 2014’ün temmuz ayına gelindiğinde ise dönemin Erdoğan Alevi sivil toplum örgütleri ile iftarda buluştu. Burada yaptığı konuşmada Erdoğan şunları söyledi:

“Alevi kardeşlerim cemevine ibadethane diyorsa, benim itirazım olmaz. Ama şahsi görüşüm, böyle bir yasal statü İslamiyet'te bölünmeye sebep olur. Biz Alevi kardeşlerimizin inançlarına saygılıyız ve üzerimize ne düşerse de yapmak istiyoruz.”

  • 2015 yılında yine bir seçim arifesinde Erdoğan, Almanya’da katıldığı Gençlik Buluşması’nda gerçekleştirdiği konuşmasında, “Eğer Alevilik, Hazreti Ali'yi sevmekse benden daha Alevi’si olamaz. Ama yok. Alevilik bir dinse, orada Tayyip Erdoğan yok. Onu 'Alisiz Aleviler' düşünsün” dedi.
  • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2010 yılında Cem Vakfı ve Prof. Dr. İzzettin Doğan önderliğinde açılan davayı 2016 yılında karara bağladı. Mahkeme, Türkiye’de Alevilerin din özgürlüğü haklarının ihlal edildiğine ve kendilerine dini planda ayrımcılık yapıldığına hükmetti.
  • 2018 - Erdoğan: Cemevlerinin hukuki statü sağlayacağız

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir